|
|
 |
|
Osmanlı |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|

Osmanlı Devleti’nin sürekli ordusunu oluşturan ve doğrudan padişaha bağlı olan yaya, atlı ve teknik sınıftan asker ocaklarına verilen addır. Kapıkulu ocaklarının kurulmasından önceki dönemde Osmanlı Devleti’nin askeri gücünü yayalar ve müsellemler oluşturuyordu. Bu birlikler tımarlı sipahiler, akıncılar, azaplar, voynuklar, martoloslar ve cerahorlarla destekleniyordu.
I. Murad döneminde (1360-89) örgütsel kuruluşu tamamlanan kapıkulu ocakları, 16. yüzyılda yeniden düzenlendi. Bu yapıda, yaya ve atlı olarak iki ana sınıf vardı. Acemi oğlanları, yeniçeriler, cebeciler, topçular, top arabacıları yay sınıfını, sipahiler, silahdarlar, sağ ulufeciler, sol ulufeciler, sağ garipler, sol garipler de atlı sınıfı oluşturuyordu.
Devamını Okuyun.. »
Eyl 11

Türk denizcisi ve kaptanı deryası. Asıl adı Hızır olan Barbaros Hayrettin Paşa, Midilli’de doğdu. Aslen Vardarlı olan babası Yakup Ağa tımarlı sipahiydi. Annesi Katalina adlı bir Hristiyandı. Batılılar kırmızıya çalan sakalından dolayı, ağabeyi Oruç’a verdikleri “Barbaros” adını daha sonra Hızır için kullanmışlardır. “Hayrettin” unvanını da, denizlerde gösterdiği başarılarından dolayı Kanunî Sultan Süleyman vermiştir.
Barbaros Hayrettin Paşa, denizciliğe gemi işleterek, ticaretle başladı. Bu sırada Rodos şövalyelerine esir düştü. Esaretten kurtulunca Cebre Adası’nı üs edinerek korsanlığa başladı. Daha sonra kardeşleri İlyas ve Oruç ile birlikte birçok deniz savaşında bulundu. Öteki kardeşi İshak ise Midilli’de kaldı.
Kendisine karşı oluşturulan İspanyol ve Arap cephesine karşı destek arayan Barbaros Hayrettin Paşa, Osmanlı egemenliği altına girdi. Barbaros Hayrettin Paşa, Cezayir seferine Oruç Reis ile birlikte çıktı. Cezayir’in fethedilmesinden sonra Oruç Reis, Cezayir’e bey oldu. Barbaros Hayrettin Paşa, İshak ve Oruç Reisler şehit olunca Cezayir Beyliğine atandı. Beylerbeyi unvanını alan Barbaros Hayrettin Paşa, 1534 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından vezirlik makamıyla kaptanı deryalığa getirildi.
Devamını Okuyun.. »
Ağu 26

Orhan Gazi
Babası : Osman Gazi
Annesi : Mal Hatun
Doğumu : (H. 680 - M. 1281)
Vefatı : (H. 761 - M. 1360)
Saltanatı : 1326 - 1359 (33) sene
Orhan Bey, 1281 (veya 1288) de Söğüt’te dünyaya geldi. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, annesi Mal Hâtun Osman Bey’in ilk hanımı ve Selçuklu Vezirlerinden Ömer Abdülaziz Bey’in kızıdır. Osmanlı padişahlarından Sultân, Hân, Seyfüddin ve Şücâ’uddin gibi ünvanları ilk olarak hakkıyla elde eden ve kullanan zattır.
1324 yılında 36 veya 43 yaşında babasının yerine Osmanlı Beyliğinin uc beyi oldu. Askerî bir deha olan Orhan Bey, kısa zamanda şöhretini dünyaya duyurmasını, ilmiyeden gelen vezir Hacı Kemâlüddin oğlu Alâ’addin Paşa, kardeşi ve veziri Alâ’addin Paşa, yine ilmiyeden gelen Molla Tâceddin Kürdî ve Vezir Hayreddin Paşa, vezir Lala Şahin Paşa ve de önce Bilecik sonra da Bursa Kadılığına getirilen Çandarlı Kara Halil gibi devlet adamları ile meşveret etmesine ve onların tecrübelerinden yararlanmasına borçludur. Osmanlı Devleti, Orhan Bey zamanında kurulmuştur.
Devamını Okuyun.. »
Ağu 21

Osman Gazi
Babası : Ertugrul Gazi
Annesi : Hayme Hatun
Dogumu : Sögüt (M. 1258 - H. 656)
Vefatı : Bursa (M. .1326 - H. 726)
Saltanatı : 1299 - 1326 (27) sene
Osman Bey, Osmanlı Devleti’ni ve Osmanoğullarını kuran ve adını devletine ve soyuna vermiş bulunan ilk Osmanlı Sultânıdır. Kendisine Kara Osman, Fahruddin ve Mu’înüddin de denmiştir. Osman Gâzî, hayatının sonuna kadar emîr yani bey olarak anılmıştır; vefâtından sonra Hân ve Sultân denmiştir. Çünkü hayatının sonlarına doğru uc beyi olmuştur.
Osman Bey, 1258 tarihinde Söğüd’de veya Osmancık’da dünyaya geldi. Babası Ertuğrul Gâzî ve annesi Halîme Hâtun’dur. 24 yaşındayken babasının yerine geçti. Osman Gâzî, önce Kastamonu’daki Çobanoğullarına, sonra da Kütahya’daki Germiyanoğullarına bağlı idi. Onlar da Selçuklu Sultânına bağlıydılar. İlk evliliği, 1280 civarında, Sultân Orhan’ın annesi ve Selçuklu vezirlerinden Ömer Abdülaziz Beyin kızı olan Mâl Hâtun iledir. 1289 yılına doğru Şeyh Edebali’nin kızı Rabî’a Bâlâ Hâtun ile evlenince, nüfuzu ve kudreti arttı. Bu hanımından da Şehzâde Alâ’addin dünyaya geldi.
Devamını Okuyun.. »
Tem 25

Osmanlı tarihinin her döneminde yardımı hak eden yoksullarla, yardım hak etmeyen kesimler arasında bir ayırım yapılmış olduğu söylenebilir. Özellikle dilenciler konusunda böyle bir ayırıma sıklıkla rastlanabiliyor. Çalışamayacak durumdaki dilencilerin mesleklerini Cer kağıdı verilir ve tayin edilmiş olan başbuğun sorumluluğu altında icra etmelerine göz yumulurken, çalışabilecek durumda olduğu halde dilenciliği tercih ettiği düşünülen kimseler yakalanıp kürek ve kalebentlik gibi çeşitli cezalara çaptırılmıştır.
Onsekizinci yüzyılın sonlarından itibaren dilencilere ilişkin politikalarda değişme başlamıştır. Bu değişim, tek tek bireylerin üretken kapasitesinin önemsenmesine ve bedensel ve fiziki cezalandırmalardan, daha çok ıslan ve terbiye eksenli bir uygulamaya doğru yavaş da olsa bir geçiş olarak değerlendirilebilir. Bu yönelimle dilenciler, devletin “ pozitif sosyal politikalarının “ doğrudan muhatapları haline dönüşme yoluna girmişlerdir.
Devamını Okuyun.. »
Tem 21

Osman Gazi
Osman Gazi (bugüne kadar bulunamadı)
2. Orhan Gazi
Orhan Bin Osman
3. I. Murad
Murad bin Orhan
4. Yıldırım Bayezid
Bayezid bin Murad han
5. Çelebi Mehmed
Mehmed bin Bayezid han
6. II. Murad
Murad bin Mehmed han muzaffer
7. Fatih Sultan Mehmed
Mehmed bin Murad han muzaffer daima
8. II. Bayezid Devamını Okuyun.. »
Tem 18

Sultan Murad Han o gün bir hoş”tur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil.
Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
- Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?
– Akşam garip bir rüya gördüm.
- Hayırdır inşallah?..
– Hayır mı şer mi öğreneceğiz.
- Nasıl yani?
– Hazırlan, dışarı çıkıyoruz.
Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki, padişah hâlâ gördügü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri, kararlı adımlarla Beyazıt’a çıkar, döner Vefa’ya, Zeyrek’ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha birdikkatle bakınır. İşte tam o sırada yerde yatan bir ceset gözlerine batar, sorarlar;
|
|
|
|
|
|
Bugün 17 ziyaretçikişi burdaydı! |